Fotoğraflarımla Arama Giren Ürkütücü Mesafe


Üretimin çeşitli dönemleri  olduğundan bugüne değin çeşitli mecralarda söz ettim, sanırım bir iki kez de kaleme aldım. Sürecin kendisinin özel hayattan pek farkı yok gidişat bakımından; her şeyi hissetmek ve (bazen) uçlara savrulmak mümkün.

Muhtelif ortamlarda fotoğrafçı arkadaşlarımın "filmi haırlamıyorum" söylemleri beni fevkalade şaşırtırdı. Bırakın böyle bir şeyi kendim tecrübe etmeyi, arkasındaki gerekçeyi dahi anlayamayacak kadar farklı bir pratiğe sahiptim o sıralar. Bu durum fotoğraf çekmeye ilk başladığım zamandan son bir seneye kadar da böyle devam etti. Fevkalade düzenli ve ardısıra gitti çalışmalarım ve müteakip arşivlendirmelerim.



Gelin görün ki geçen gün çektiğim bir fotoğrafa baktım ve aklıma gelen ilk kelime "izole" oldu. Bir kopuş değil (şükürler olsun ki) ancak fotoğrafı çektiğim an ve benim aramda oluşmuş bir bağ, diğer her şeyden izole kılan bir hal. Lohusa gibiyim adeta. Bu bakımdan oldukça romantik, ama ne yazık ki öyle çok da derin gelmedi bana zira fotoğrafın çekildiği yeri, kiminle olduğumu hatırlamıyorum. Hangi filmi kullandığım zaten hak getire. Çıkarabildiğim iki şey var: hangi makinamı kullandığım (Yashica Electro 35) ve odaklarken/çekerken yaşayıp hissettiklerim.

Fotoğraflara bakarken çektiğim andaki kalp çarpıntısını yeniden hissedememek bana kangreni çağrıştırırdı. Velev ki başıma gelen bu değil, sadece çeşitli şartlar altında oluşmuş bir mesafe. Şimdi bu şartları incelemem lazım ki bu mesafenin beni rahatsız eden yönlerini ileride hayatımdan çıkarabileyim.

Açıkçası ilk aklıma gelen sebep birtakım teknik detaylar. Bunların başını film kullanmam çekiyor elbette. Çektikten çok daha sonra fotoğrafa  ulaşmam hafızamı bazen zorlayabiliyor, bazen eğlenceli (ve gizemli) bir bulmacaya, bazen de şen şakrak bir nostalji festivaline dönüştürebiliyor aklımı. Bu zamana kadar son derece keyif aldığım bu yönünün bana ilk defa sırt çevirdiğini hissediyorum. Halen hoşlanıyorum, ancak bu sefer farklı bir yönünü keşfederek. Gene de üretimde (nispeten) yavaş ve incelikli olmaya devam etmek niyetindeyim.




Islah edemediğim alet edevat/makine/araç gereç hatalığımın fotoğraf ilgime sıçramasıyla birkaç makine edinmiş bulundum. Yıllar geçti ve ancak bu sıralar birini satıp elimden çıkarma fikrine ısınabiliyorum. Her bir makinayı ayrı bir büyülü dünya olarak görüyorum ve fotoğraf-makina ilişkisinin ulaşabileceği boyutun sınırlarından haberdar olmama rağmen bu açgözlülüğü atamıyorum. Bunun sonucunda da 4'ünden de farklı yaklaşımlarla çektiğim fotoğraflar elde ettiğim makinalarım çanta-bavul içlerinde benimle seyahat etti, son 3-4 pozun bitmesini beklerken hangisine hangi filmi taktığımı karıştırır oldum. Filmi takıyor, iso ayarını ona göre düzenliyor (itiraf edeyim, 1-2 kez bunu yapmayı unuttuğum da oldu) ve çılgınca üretmeye devam ediyordum. Artık bir şeyler değişmişti çünkü üretme hızımda.

Ne yapacağımı (tamamen olmasa da) öğrendim ve oyun alanımda rahatça koşturabiliyorum artık. Bu da daha hızlı koşmak, ne çekeceğimden daha emin, yeni riskler almaya daha gönüllü, elimdeki makina ile daha tanışık, zaman zaman ahbaplık derecesine erişmiş olmak demek. Eskisine göre daha hızlı, sonuçların tatmin etme oranı daha yüksek üretimler ile aylar geçti ve hakikaten bir sonraki yokuşuma kadar tırıs gidiyor olduğumu hissettim.

Fakat bu sefer yarım kalmış filmleri artık ardışık olmayan bir düzende çeşitli makinalar ve (tabi ki) fakrlı lensler ile tüketiyordum. Bunlar da bazen çantamda, bazen evimde kalıyor, sonra bir araya getirilip aynı anda yıkamaya gidiyor, bir e-posta içinde aldığım sonuçlardan kimlikleri saptanmaya çalışılıyordu. Ne yazık ki bu durum halen böyle, bu yüzden de kullanışlı bir defter/jurnal tutmaya karar verdim, takibini yapamayacağım bir yöntem ile üretmeyi seçtiğim için fotoğraflarım ile ilgili anılarım sönüyor, onları kaybetmesem de etraflarını kaplayan sis göz yaşartıcı.



Gene de... Bu izole hal hoşuma gitmedi değil. Sisli anılar ve yitik teknik detaylar arasından parıldayan şey benim üretimim, ve onu ne için, ne hissederek, ne umutlarla (swh) çektiğimi de halen yalnız ben biliyorum.  Bazen teknik detaylardan uzaklaşıp yalnızca sonuca bakmak ve fotoğraflarımı daha iyi tahlil edebilmek bende güzel bir haftasonu kaçamağı hissi yarattı. Bir süre fotoğraflarımla baş başa kalmak istiyorum, tabi arkaplanda kafamı hafifletmek adına yapacağım takibi kesmeksizin.


h

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güncel Yansıtmalar