Kayıtlar

Yüz Ölçümü Artmış Beklentiler & Nahoş Grenler

Resim
Sonuçlar geldi. Projeye gösterdiğim ihtimamdan mı, yoksa okumakta olduğum fotoğraf kitaplarının bana kattığı eleştiri gücünden mi bilmem; memnun hissetmiyorum. Fotoğrafları çekerken ne hissettiğimi anımsıyorum ve bunlar her zaman hissettiğim şeyler değil. Aklım da, kalbim de karışık.

Güncel Yansıtmalar

Resim
Minolta x700 + 50 mm 1:1.4 + Expired Kodak. yeldeğirmeni, Kadıköy. Basamak 3, benim gerçekleşmemiş sergimin adı. 3. Basamağımı arkamda bıraktığıma inandığım bir dönemde bu sergiyi açmaya karar vermiştim. Araya giren proje ve türlü meşguliyetlerden sonra halen 3. Basamağımda zıpladığımı fark ettim. Bu bana kendimi konformist hissettiriyor; bildiğim gibi çekiyorum. Bir değişimin eşiğinde olduğum ortada, ancak o değişimi getirecek kas gücüm yerinde değil; veya daha düzgün bir ifade ile şartlar olgunlaşmadı.

Diz ağrısı, Baş dönmesi

Resim
Memleketimdeki insanları üretirken fotoğraflayacağım projenin ilk gün bitti. Ne çok yoruldum, hem zihnen, hem bedenen. Öğrenmenin ve keşfin sınırları yok hakikaten, fotoğrafta da hissediyorum bunu. Yüzdüm yüzdüm ve... Ne başındayım, ne de ortasında; nitekim sonu da yok zaten. Fotoğraf ile tanıştık, etkileyici olmayan bir flört dönemi, ayrılık ve üstesinden gelemeyeceğim bir özlem sonucu bir araya gelişten sonra açık bir evlilik yaptık. Kafamda tasarlayıp öngördüğümden daha çeşitli kareler çekebildim bugün, Rize’de. Tekne ile ilgilenen erkekler, ördekleri ile gezintiye çıkan kadın, bahçede annem ve ben; ellerimiz. Annemin resimleri sıklıkla tekrar etti, bu da çeşitliliği azalttı ancak yapılabilecek bi şey yok şu noktada. Bu ayrıntıyı her düşündüğümde dudaklarımı ısırıyorum endişe ile.

Fotoğraflarımla Arama Giren Ürkütücü Mesafe

Resim
Üretimin çeşitli dönemleri  olduğundan bugüne değin çeşitli mecralarda söz ettim, sanırım bir iki kez de kaleme aldım. Sürecin kendisinin özel hayattan pek farkı yok gidişat bakımından; her şeyi hissetmek ve (bazen) uçlara savrulmak mümkün. Muhtelif ortamlarda fotoğrafçı arkadaşlarımın "filmi haırlamıyorum" söylemleri beni fevkalade şaşırtırdı. Bırakın böyle bir şeyi kendim tecrübe etmeyi, arkasındaki gerekçeyi dahi anlayamayacak kadar farklı bir pratiğe sahiptim o sıralar. Bu durum fotoğraf çekmeye ilk başladığım zamandan son bir seneye kadar da böyle devam etti. Fevkalade düzenli ve ardısıra gitti çalışmalarım ve müteakip arşivlendirmelerim. Gelin görün ki geçen gün çektiğim bir fotoğrafa baktım ve aklıma gelen ilk kelime "izole" oldu. Bir kopuş değil (şükürler olsun ki) ancak fotoğrafı çektiğim an ve benim aramda oluşmuş bir bağ, diğer her şeyden izole kılan bir hal. Lohusa gibiyim adeta. Bu bakımdan oldukça romantik, ama ne yazık ki öyle çok da derin